Sporun Tarihsel Gelişimi; Doğa Yürüyüşü

Yürümenin birçok tanımı yapılabileceği gibi, ulaşım için icat edilen ilk aktivite olduğunu unutmamak gerekir.  Ayrıca keşfetmekle de doğru orantılıdır çünkü yürüdükçe hem çevrenizi hem kendinizi keşfedebilirsiniz. 
Yürümeye dair bu düşüncelere gelmeden, yürümenin tarihini, nerede ve nasıl başladığını merak ettik. Bakın ortaya neler çıktı.
Dünyanın dört bir yanından yürüyüş tutkunlarının emek verdiği ve geliştirdiği bu doğa sporu, günümüzde en fazla tercih edilen doğa sporları arasında. Tabi yürüyüşün aslında dağcılık sporunun içerisinde var olan bir ana dal olduğunu varsayan görüşler olsa da doğa yürüyüşü ya da trekkingin başlı başına bir spor dalı olduğunu da unutmamak gerek.

Türkçe’de yürümek eylemini anlatan çok fazla kelime olmasa da, tek bir kelime neredeyse tüm anlamları kapsıyor. İngilizce de bu durum biraz daha farklı. Trekkin, hiking, walk, hillwalking, backpacking, trumping gibi farklı kelimeleri görsek de, içeriği incelediğimizde benzer anlamlar buluyoruz.

Hiking daha çok kırsal kesimlerdeki dağ patikalarındaki yürüyüşü tanımlamak için kullanılırken, walking; şehir içerisinde yapılan yürüyüşlere karşılık geliyor. Rambling, dağ patikalarında ve kırsal kesimde yapılan yürüyüşü anlatmak için kullanılan eski bir tanımlama ve asıl anlamı ise başıboş demek. Hillwalking, backpacking, tramping gibi kelimeler de yine kırsalda yapılan yürüyüşleri tanımlamak için kullanılan diğer kelimeler. Genel resme baktığımızda, kullanılan farklı kelimelerin benzer anlamlar taşıdığı aşikar. Yürüyüş kelimesini böyle irdeledik çünkü yapılan eylemi tanımlama biçimlerimiz, o eyleme hangi bakış açısıyla baktığımızı gösteriyor bize. Yürüyüş tek bir eylem gibi gözükse de amaçları, araçları ve ortamları değiştikçe farklı tanımlamalar çıkıveriyor karşımıza.

Yürüyüşün ilk ne zaman ve nerede başladığına dair net kayıtlara ulaşmak zor olsa da, şuan erişebildiklerimiz Avrupa ve 18. yy’ı işaret ediyor. 18.yy’da Romantizm akımıyla eş zamanlarda ortaya çıkan yürüyüş fikri, zevk için yapılan bir eyleme denk geliyor. 18.yy’dan önce ise yürüyüş yapmak daha çok fakirlik belirtisi olarak algılanıyormuş. Hatta sık sık yürüyüş yapmak, çevre tarafından serserilik olarak algılanırmış. Tramping kelimesinin nereden geldiğini görüyor gibiyiz.

Yürüyüşü ünlü hale getiren ilk kişilerden biri Thomas West adındaki İngiliz rahip. Lake District of 1778 (Göller Bölgesi Rehberi) yazarak, yürüyüşe olan bakış açısını çeşitli yönlerde dile getirmiş. İngiliz şair William Wordsworth’un 1790’lı yıllarda Fransa, İsviçre ve Almanya’yı kapsayan uzun yürüyüşlerini The Prelude isimli uzun şiir kitabında dile getirmiş, hatta oldukça da popüler de olmuş. Yeni nesil şairler, romantizmin etkisinde çeşitli bölgelerde haftalar süren yürüyüşler planlayarak, bu geleneği devam ettirmişler. Tabi bu yürüyüşlerin sonuçları da harika şiirler olarak kendilerini göstermiş.

19.yy’a doğru yürüyüş yapma fikri daha da popülerleşmiş. Dönemin en önemli temsilcilerinden biri olan Robert Louis Stevenson, Fransa Cévennes’de yaptığı uzun yürüyüşlerini 1879’da, Travels with a Donkey in the Cévennes isimli çalışmasıyla sonuçlandırmış. Kitap şimdilerde, outdoor literatüründe klasik olarak tanımlanmakta. Devamında gelen Walking Tours ve A Thousand Mile Walk to the Gulf gibi eserler de aynı şekilde klasik olarak nitelendirilen eserler arasında yer alıyor.

İlginç bir ayrıntıya yer vermek gerekirse, sanayileşmeyle birlikte şehre göç eden insanlar, kırsaldaki yürüyüş alışkanlıklarını şehirlerde sürdürmek isteseler de önceleri bunu çok fazla başaramamışlar. Çünkü şehirlerdeki bölgelerin çoğu, özel mülke aitmiş ve insanlar rahatlıkla bu bölgelerde yürüyemiyorlarmış Bu durumu değiştirmek adına ilk adımı, Sunday Tramps adındaki bir kulübün attığını görüyoruz. Leslie White’ın yasal dolaşım hakkı için verdiği mücadele de oldukça uzun sürmüş. 1905’de Londra’da ve Rambling Kulüpleri Federasyonu kurulmasıyla mücadeleye devam eden yürüyüş tutkunları, Right To Roam olarak isimlendirilen bu yasağın üstesinden ancak 1930’lu yıllarda gelebilmişler.

İngiltere’de işler böyle devam ederken, Amerika’da yürüyüşün popülerleşmesi 19.yy’ları bulduğunu görüyoruz. 1819’da Abel Crawford ve oğlu Ethan Washington Dağı’nın New Hampshire’ın zirvesine yaptıkları yürüyüşle, akımın öncülerinden oldular. 8,5 mil uzunluğundaki bu dağ yolu, hala Amerika’nın en eski yürüyüş parkuru olarak tanımlanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Türkiye Kültür Rotaları: Via Egnatia Yolu

Sporun Tarihsel Gelişimi; Dağcılık

Türkiye Kültür Rotaları; İstiklal Yolu Yürüyüş Rotası